TIBBİYE, TIBBİYELİLİK VE YURTSEVERLİK
Tıbbiye, Tıbbiyelilik ve Yurtseverlik
Eren AKÇiÇEK ,M.D.,Ph.D.
Tıbbiye, daha doğrusu Askeri Tıbbiye, ordunun hekim ihtiyacını karşılamak üzere 14 mart 1827’de Sultan 2. Mahmut’un buyruğu ile Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi (1774-1833) tarafından açılmıştır. Bu okulun ilk adı “Tıbhanei Amire†’dir. Bunun yanında bir de cerrah yetiştirmek üzere “Cerrahhane†adıyla bir okul daha açılmıştır. Bu iki okul 1836 yılında “Mekteb-i Tıbbiye†adıyla birleştirilmiştir. Tıbbiye ve tıbbiyeli terimleri bu isimden sonra kullanıma girmiştir. Tıbbiye, Türk Tıp Fakültelerinin ortak ismidir. Bu Fakültelerde okuyanlar ve mezun olanlar Tıbbiyelidir. Ord. Prof. Dr. Tevfik Sağlam (1882-1963) “Nasıl Okudum†adlı kitabında “Tıbbiyeli garp ile şarkın farkını bilen ve geriliğimizin derin acısını duyan insandı. Bu sebepten Tıbbiye Mektebi vatanseverliğin, hürriyet aşkının, şark miskinliğinden kurtulma, ilerleme, bir an önce yüksek bir medeniyet seviyesine ulaşmış memleketlere yetişme çabasının bir yuvası olmuştu†demektedir. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane 1843 yılında ilk mezunlarını vermiştir. 1848 yılında okulda ayda bir kez yayınlanan, taş basması usülü ile basılmış bilimsel bir mecmua Vekayi-i İlmiye yayınlanmıştır.
Tıbbiye’nin Gösterdiği Yurtsever Tepkiler
- 1.     Tıp Dilinin Türkçeleşmesi
Â
2. Mahmut öğretim dili Fransızca olan Tıbbiye’yi açarken yaptığı konuÅŸmada “Bilgili hekimler olarak yetiÅŸip ordu ve ülke için gerekli görevlerde çalışırken, bir taraftan da tıp dilini TürkçeleÅŸtirmeye ve gerekli kitapları kendi dilinizde yazmaya gayret etmelisiniz†demiÅŸtir. Mekteb-i Tıbbiye’de Fransızca öğretim 31 yıl sürmüştür. Tıbbiyeliler tıp öğretiminin, Türkçe olmasını, tıp kitaplarının Türkçeye çevrilmesini, halka yararlı tıp bilgilerinin Türkçe yazılması gerektiÄŸini, Türkçe tartışılabilecek bir gazetenin ihtiyaç olduÄŸunu düşünmüşler, bunu gerçekleÅŸtirmek için “Cemiyet-i Tıbbıye-i Osmaniye’yi†kurmuÅŸlardır. Ve büyük mücadelelerle Tıbbiye’de eÄŸitim dili Türkçe olmuÅŸtur. Yabancı öğretim üyeleri “Hekimlik yavan ve iptidai bir lisan olan Türk Dili ile ifade edilmeyecek kadar yüksek bir ilimdir†diyorlardı. Dr. Osman Åževki UludaÄŸ Askeri Tıbbiyedeki geliÅŸmeleri ÅŸu sözlerle anlatmıştır: “Ulus sevgisi o kadar ateÅŸlidir ki her ÅŸeyi yakar ve karşısında hiç kimse dayanamaz. Askeri Tıbbiye mektebinde derslerin Fransızca olması, oradaki Türk öğrencilerin kafasında iÅŸte böyle kuvvetli bir ateÅŸ yakmıştırâ€Â demektedir. Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay bir dildir. Onun için her Türk dilini çok sever ve onu yükseltmek için uÄŸraşır. Bir de Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiÄŸi nihayetsiz felaketler içinde ahlakını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milletini yapan her ÅŸeyini dili sayesinde muhafaza olunduÄŸunu görmüştür. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir. Türkçe bir bilim dilidir. Bir ülkenin ulusal eÄŸitim dili, kendi öz dilidir. Bir Ülkenin yabancı dille eÄŸitim yapması, tamamen emperyalist amaçlara hizmet eder. Tanınmış Kırgız yazar Cengiz Aymatov’un deyimi ile tarihine ve diline yabancılaÅŸan, özünü kaybeden toplumlar mankurtlaşırlar.
Â
- 2.      Naum Tiyatrosu Olayı
Â
1872 yılında Beyoğlu’nda Naum Tiyatrosunnda bir Fransız şarkıcı –Türk sözcükleri geçen şarkı söylemektedir. Tıbbiyeliler okullarının karşısında tiyatroya bu şarkıyı dinlemek için gelirler. Beyoğlu Levantenleri Fransız Ulusal marşı olan Marşeyez’i isteyince, tıbbiyeliler ‘’kendi ülkemizde başka bir ülkenin marşını dinlemeyiz’’ diyerek engellemişlerdir. Bu olaydan sonra Mekteb-i Tıbbiye Beyoğlu’ndan Demirkapı’ya sürülmüştür.
- 3.     Şeref Vapuru Hadisesi
Â
Özgürlük isteyen askeri Tıp okulu öğrencileri Taşkışla divan- harbinde yargılanmışlar ve 32 Tıbbiyeli toplam 87 kişi 1897’de Şeref Vapuru ile Trablusgarb’a ve oradan Fizan’a sürülmüştür. Bu 78 kişi Şeref Kurbanı olarak tarihe geçmiştir.
- 4.     Türk Ocaklarının Kuruluşu
Â
Türk ocakları 25 Mart 1912’de Askeri Tıbbiyelilerin teşebbüsü ile kurulmuş ve yönetim kurullarında hekimlerde yer almıştır. Mustafa Kemal Atatürk; yurtiçi seyahatlerinde daima Türk ocaklarını ziyaret etmiş, Türk ocaklılarla konuşmuş, şeref defterini imzalamıştır.
- 5.     Kaymakam Kemal Bey Olayı
Â
Boğazlıyan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarruf Vekili Mehmet Kemal Bey (1889-1919) Ermeni tehcirinde Dahiliye Nezaretinden aldıkları buyrukları yerine getirmişlerdir. Tehcir olayında emperyalist devletlerine yaranmak için sorumlu aranmıştır. Damat Ferit Hükümeti 30 Ocak 1919’da sorumlu olarak tutuklandığı Mehmet Kemal Bey’i Nemrut Mustafa Divanı Harbinde, Konya istinaf mahkemesinde aklanmasına karşın idama mahkum etmiştir. Padişah tarafından onaylanan idam kararı Beyazıt Meydanında yerine getirilmiştir. Mehmet Kemal bey: “Ecnebi Devletler’e yaranmak için beni asıyorlar..... Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun böyle adalet.......’’diye haykırmıştır. Kaymakam Kemal Bey’in Cenazesine Tıbbiyeliler sahip çıkmış. Tıbbiyelilerin omuzlarında Kadıköy Kuşdilindeki Mahmut Baba Türbesi’ne gömülmüştür. Bir ‘’Tıbbıyeli: Kemal.. ....Sen, şu anda toprağa verdiğimiz bir çiçeksin! Orada büyüyecek dalların o kadar dikenli olacak ki, seni bu akibete layık görenlerin hepsini param parça edecektir. İntikamın behamehal alınacaktır. Kemal !’’
14 Ekim 1922 T.B.M.M. (Kurtuluş Savaşı Meclisi) Kaymakam Kemal Bey’e “Milli Şehit†unvanı vermiştir. Cumhuriyetin 50. yılında (1973) Tıbbiyeliler 14 Mart 1973 günü  kutladıkları Tıp Bayramına “Milli Şehit Kemal Bey Gecesi†adını vermişlerdir. Mülkiyeliler Birliği de Cumhuriyetin 50. yılında Kaymakam Kemal Bey’e bir Anıt Mezar yaptırmış ve 15 Aralık 1973 günü törenle açılmıştır.
Â
Â
- 6.     Tıbbiyeli Şehitler
Â
Erzurum MareÅŸal Fevzi Çakmak Askeri Hastanesi’nin giriÅŸindeki panoda 1. Dünya Savaşı’nda özellikle Tifüs ve diÄŸer sebeplerle ÅŸehit olan 164 saÄŸlık personelinin isimleri verilmektedir. Prof. Dr. Adnan Ataç, 20. yy’da ÅŸehit olan Türk SaÄŸlık Subayları adlı kitabında; ÅŸehit müslüman Müslüman Türk saÄŸlık personeli sayısını 140, gayrimüslim Türk sayısını 75 kiÅŸi olarak vermektedir. Bu savaÅŸta çok sayıda Darülfünunlu genç ÅŸehit olmuÅŸtur. Çanakkale’de Tıbbiyelilerde Åžehit vermiÅŸtir. Çanakkale ve Sakarya’da bir Üniversiteyi topraÄŸa gömdük.   1915 yılında tıbbiye’ye kaydolan 1. Sınıf öğrencilerini tamamının Çanakkale’de ÅŸehit düştüğü ve bu nedenle 1921’de Tıbbiye’nin hiç mezun vermediÄŸi öteden beri söylenegelmekte olmasına raÄŸmen kanıt arama çabaları sonuç vermemiÅŸtir. İstanbul üniversitesi Çanakkale’de ÅŸehit olan tıp öğrencilerini unutmamış, ÅŸiddetli çarpışmaların cereyan ettiÄŸi kanlı sırtta dikilmek üzere bir “Tıbbiyeliler Anıtı†yaptırmıştı. Fakat bu mevki İngiliz toprağı sayıldığı için anıt buradan 2.5 kilometre uzaÄŸa dikilmiÅŸtir. İstanbul Üniversitesi her yıl öğretim üyesi ve öğrencileriyle 18 Mayıs’ı 19’una baÄŸlayan gece bu anıt çevresine kenetlenerek geçirmekte ve ÅŸehitlerini anmaktadır. İzmir’in 15 Mayıs 1919 da Yunanlılar tarafından iÅŸgalinde Kolordu Hekimi Dr. Şükrü Bey ÅŸehit edilmiÅŸtir. Zile ve Yıldızeli isyanlarında Yıldızeli’nden Yıldız Han’ın bir köşesinde çarpıştıklarında çevrilen ordu kuvvetlerinin yaralarını tedavi eden bakteriyolog Yüzbaşı Dr.Danış Bey â€Sen millicilere hizmet ediyorsun.’’ denilerek isyancılar tarafından ÅŸehit edilmiÅŸtir. Tıbbiye öğrencisi Mustafa (Mustafa Ayrıközü 1902-1997) Gaziantep savunmasında gözlerini kaybettiÄŸinden dolayı okulunu bitirememiÅŸ. İzmir Kemeraltı’nda 60 yıl boyunca çakmaklara benzin satarak geçinmiÅŸtir. Benzinci Kör Hafız olarak anılmıştır.
- 7.     14 Mart Kutlanması
Â
14 Mart 1827 Tıbbiye’nin açılış günüdür. 14 Mart Tıp Bayramı ilk kez 1919 da kutlanmıştır. Mekteb-i Tıbbiye 3 Åžubat 1919 günü baÅŸta İngilizler olmak üzere iÅŸgal kuvvetleri tarafından iÅŸgal edilmiÅŸtir. “14 Mart Bayramı, 1919 dan bu yana emperyalist devletlerin iÅŸgali altında bulunan İstanbul’da Tıp talebelerinin bu iÅŸgale karşı direniÅŸin bir simgesi olarak kutlanmaya baÅŸlanmıştır.â€
- 8.     Türklük Aleyhinde Konuşanların Protesto Edilmesi
Â
Beyazıt –Vezneciler Zeynep Hanım Konağı yanı konferans salonunda Dr. Akil Muhtar (Özden) Einstein’ın izafiyet teorisi hakkında konferans vermektedir. Rıza Tevfik Bey de Fuzuli’nin Mülahataz-ı Felsefesi Konferans verir. Salonun sağ tarafı asker sivil kalabalık bir tıbbiyeli talebesi, sol tarafı medreseliler tarafından doldurulmuştu. “Rıza Tevfik Bey ‘’Fuzuli Türk değil Acemdir†deyince ön sırada oturan Süleyman Nazif Bey ayağa kalkarak “Hatip Bey! yanılıyorsunuz†Fuzuli Türk'tür ve Azeri Türklerindendir.’’ Rıza Tevfik’in Türklük aleyhine konuşmasına devam etmesi üzerine Tıbbiyeliler ayaklanmış sıra kapaklarına vurulmuş “Sus, namussuz, milliyetsiz herif†gibi protestolarla konuşmacı konferans salonundan kaçmış Tıbbiyeliler ile karşıtları birbirlerine girmişlerdir.
- Milli Mücadele Muhalıflerinin Tıbbiyeliler Tarafından Protesto Edilmesi ve Darülfünun Grevi
Â
Sirkeci’de Sabah matbaasından çıkan Ali Kemal Tıbbiyeliler tarafından çürük yumurta  yağmuruna tutulur. Cenap Şehabettin de Bakırköy’de evinin önünde diğerleri de çürük yumurta yağmuruna tutuldular.
Başka bir gün Haydarpaşa Tıp Fakültesi öğrencileri genel greve giderler binayı işgal ederek duruma hakim olurlar. Azınlık ve İtilafçı çocuklarından bir grup dersanelere girmek isterler dersanelerden çıkartılırlar.
Karşı yakada ki, Eczacı Dişci talebesi Kadırgada Menemenli Mustafa Paşa Konağında Milli Mücadele taraftarları ve karşıtları kavgaya tutuşurlar, Milli Mücadele taraftarları Haydarpaşa Tıbbiyesinden yardım isterler. Tıbbiyeliler vapurlara atlıyarak Kadırgaya yetişirler. Milli mücadeleye karşı ve Greve karşı olanlar dövülürler ve kaçarlar.
10. Sivas Kongresi
Â
4-11 Eylül 1919 tarihlerinde Sivas Kongresine tıbbiyeliler delege olarak katılmışlardır. Dr.Hikmet Bey (Boran) Mustafa Kemal’e: “PaÅŸam üyesi olduÄŸum tıbbiyeliler beni buraya istiklal davamızı baÅŸarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. EÄŸer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsun ÅŸiddetle ret ve takbih ederiz. Farzı muhal, manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder. Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı deÄŸil vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in ederizâ€. Mustafa Kemal: “ ArkadaÅŸlar gençliÄŸe bakın, Türk Milli bünyesindeki asıl kanın ifadesine dikkat edin†Hikmet Bey’e dönerek : “evlat, müsterih ol.Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliÄŸe güveniyorum. Biz ekaliyette kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceÄŸiz. Parolamız tektir ve deÄŸiÅŸmez. YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM.â€
11. Malta Sürgünleri
Â
1920 yılında İstanbul Tıbbiyesi dahiliye kliniÄŸinden Süleyman Numan ile göz kliniÄŸinden Esat PaÅŸa (Işık) yabancı iÅŸgalciler tarafından Malta’ya sürüldüler.Â
12. İstanbul’un Kurtuluşu
Â
İstanbul’un kurtuluş günü İlm-i Nebatat (Botanik) hocası Şerafettin Esat Köprülü derse girerek öğrencilerine ‘’çocuklar bugün hayatımızın en sevinçli günüdür. Refet Paşa Anadolu cengaverlerinin temcilcisi geliyor. Onu karşılayacağız, kucaklayacağız, öpeceğiz, bağrımıza basacağız. Koşunuz, bahçede ne kadar çiçek varsa koparınız, her türlüsünü, hepsini koparınız getiriniz.’’ O güne kadar çiçeklerine, en küçük goncaya el sürmek mümkün değildi ve en büyük ceza işle karşılanırdı. ‘’Bir büyük çerçeve yapalım, üzerine bir bez gerelim, çiçeklerle süsleyeceğimiz sevinç ve minnet sözlerini bunun üzerine yazalım.’’ Tıbbiyeliler Refet Paşayı omuzlarına alarak istasyondan Tıbbiyeye kadar yolda gösteriler yaparak yürüdüler. Refet paşa onlara yaptığı konuşmada “Nasıl ki yeryüzünün en yüce milleti Türk ise, yeryüzünün en cesur gençleri de sizlersiniz Tıbbiyeliler. Gıpta ile söylüyorum, ben sizin huzurunuzda eğilmek istiyorum†demiştir.
13. Tramvay Vakası
Â
Cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul Tramvay şirketini Belçikalılar işletmektedir. Şirket öğrencilerine yapılan indirimi kaldırınca, üç Askeri tıbbiyeli öğrenci protesto için tramvaya indirimli ücretle binmek istemişler ve işçiler tarafından dövülmüşlerdir. (19 Kasım 1924) Ertesi gün dövülen öğrenciler şirketi protesto için Tel’in mitingi düzenlemişlerdir. Şirket Merkezi öğrenciler tarafından tahrip edilmiştir. Olay yerine gelen Emin (Rektör) İsmail Hakkı Baltacıoğlu öğrencilere sahip çıkmıştır.
14. Tıbbiyelilerin dünya İnsanlarını Kucaklaması
Â
Tıbbiyeliler ülkemizin çeşitli yerlerinde ve dünyanın pekçok yerinde yoksul, aç, sağlıksız felaket zade insanlara şefkat ve sağlık bakımı götürmek için gönüllü olarak Somali ve Afrika’nın birçok ülkesine gitmişlerdir. ESAFED (Ege Uluslar arası Sağlık Fedarasyonu), bu amaçla gururumuzu yükseltecek çok güzel çalışmalar yapmaktadır.
SONUÇ
Tıbbiyeli, akıl ve bilim ışığında demokrasi, özgürlük ve yurtseverlik bilinci ile, geçmişi, bugünü ve geleceği kucaklayarak, yöresellikten ulusallığa ve evrenselliğe giderek, demokrasi, özgürlük yurttaşlık ve yurtseverlik bilinci ile, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyeti aşma yolunda ilerlemektedir.
Â
Â
Â
Â
Views: 2359554
About the Author
İbrahim Eren Akçiçek |